15 Nisan, Pazar, İkinci gün
Suvla, Ergenekon, Vinero, Gali
Suvla, Ergenekon, Vinero, Gali
Bugün gene yoğun bir program bizi bekliyor... Geziyi planlarken, zamanımızın kısalığı nedeniyle her dakikayı en verimli şekilde kullanabilmek için, öğlen yemeklerini araçta atıştırmalıklarla geçiştirmeye karar vermiştik... Dün hiç acıkmadan günü geçirdik, bu sabah da ön hazırlık olarak güzel bir kahvaltı ettikten sonra Eceabat Öğretmenevi'nden ayrıldık 😊
SUVLA ( http://www.suvla.com.tr )
İlk durağımız Suvla'da bizi Dilan hanım ve Hikmet bey karşıladı..
Hikmet Ataman ODTÜ Gıda mühendisliğini bitirdikten sonra, yurt dışında önoloji okumuş, yaptığı işten keyif aldığı belli, işine son derece hakim biri. Böyle genç arkadaşların tesislerde önemli roller aldığını görmek gerçekten mutluluk verici...
Önce şaraphaneyi gezerek başladık... Suvla şarap üretim prosesinde doğal yer çekimi kullanılıyor.. Benim bildiğim bu yöntem Büyülübağ ve Ma'adra şarap tesislerinde var bir de...
Hikmet bey şarap üretim sürecini şöyle anlattı: 15kg' lık küçük kasalarla toplanan üzümler hızlıca tesisteki soğuk hava deposuna getiriliyor. Burada bir gün kadar bekletildikten sonra yeşil tane ve sap ayıklaması yapılıp patlatılan üzümler, 6-7 derecedeki tanklara alınıyor. Bu ısıda 5-6 gün bekletilerek aroma ve renklerin oturması sağlanıyor (Soğuk maserasyon). 600 dönüm bağ alanından, dönüm başına 600 kg kadar olmak üzere, 2016 yılından beri organik sertifikalı ürün alıyorlarmış. Karbonik maserasyon da yaptıklarını söylediler bu arada, yıllık üretim kapasiteleri ise 1.000.000 şişe imiş...
Ek sulama yapılmayan Bozok bağlarında (bu arada bağların adının Selim beyin oğlundan geldiğini öğrendik) ağırlıklı olarak Cabernet Savignon (CS), Merlot, Shiraz, Petit Verdot, Kara Sakız, Roussanne, Marsanne üretiliyormus...
Hikmet bey şarap üretim sürecini şöyle anlattı: 15kg' lık küçük kasalarla toplanan üzümler hızlıca tesisteki soğuk hava deposuna getiriliyor. Burada bir gün kadar bekletildikten sonra yeşil tane ve sap ayıklaması yapılıp patlatılan üzümler, 6-7 derecedeki tanklara alınıyor. Bu ısıda 5-6 gün bekletilerek aroma ve renklerin oturması sağlanıyor (Soğuk maserasyon). 600 dönüm bağ alanından, dönüm başına 600 kg kadar olmak üzere, 2016 yılından beri organik sertifikalı ürün alıyorlarmış. Karbonik maserasyon da yaptıklarını söylediler bu arada, yıllık üretim kapasiteleri ise 1.000.000 şişe imiş...
Ek sulama yapılmayan Bozok bağlarında (bu arada bağların adının Selim beyin oğlundan geldiğini öğrendik) ağırlıklı olarak Cabernet Savignon (CS), Merlot, Shiraz, Petit Verdot, Kara Sakız, Roussanne, Marsanne üretiliyormus...
Gezimizi tamamlayıp tadım yapacağımız mekana geçtik. Şarap satışı yapılan mağazada Kilye markasıyla çıkardıkları organik ürünler de satılıyor (pekmez, galeta çeşitleri, sos çeşitleri vs.). Tesiste tadım yapılabildiği gibi çok güzel bir bahçede yemek yemek ya da bir şeyler içmek de mümkün... Aşağıda, sol üst karede görülen, yemek mekanı ile mahzenin camla ayrılması da bence çok güzel bir detaydı😊
Sohbet paralelinde tadıma da başladık... Tattığımız ilk iki şarap beyaz idi. 2017 Kınalı Yapıncak ve ardından da 2015 Roussanne, Marsanne kupajı. Kınalı Yapıncak ilk defa içtim ve çok beğendim.. Asiditesi yüksek, yoğun meyve aromalı, şeker hissettirmeyen bir şarap olmuş😋 Üçüncü şarap 2015 Kabatepe CS, shiraz ve karasakız kupajı, sonuncusu ise 2015 cabernet frank rezerv.. Bu tadımda en çok cabarnet frank iz bıraktı hafızamda.. Pek beyaz tercih etmememe rağmen Kınalı Yapıncak'ı da unutmayacağım😊
ERGENEKON BAĞLARI
Ergenekon Bağlarına Kabatepe Milli Parkına girmeden, Bigalı sapağı seçilerek ulaşılıyor... Bigalı 2006 yılında Opet sponsorluğunda restore edilen taş evleri, Atatürk Evi ile şirin mi şirin bir köy.. İşte Şeyla - Çağatay Ergenekon çiftinin şaraphanesi bu köyün tam girişinde... 2000'li yılların başında, doğru fideleri seçmek için yaptıkları araştırmalar sırasında tanımıştım bu idealist çifti.. Şeyla Türkiye'de şarap konusunda ilk kitap yazan kişi olma özelliğini taşıyor... İlk kitabı yazdıktan sonra aşağıda göreceğiniz gibi arkası gelmiş zaten 😊
Çağatay ise uzun yıllar şimdiki adıyla Borsa İstanbul'da çalışmış, finans sektör geçmişi olan bir dost... Ergenekon şaraplarını bugüne getirmek için verdikleri uğraşlara birebir şahit olduğum için, bu iş kolundaki emek yoğun şekilde, amatör ruhla çalışmanın nasıl olduğunu biliyorum... Sağ olsunlar onlar da ilk günkü gibi, biz amatörleri desteklemeye devam ediyorlar... Her yıl bağlarındaki hasatın belli bir miktarını biz evde şarap yapanlara ayırıyorlar😊 Bizler kıştan rezervasyonlarımızı yaptıktan sonra, sonbaharda geldiğimizde hem bağ bozumunun o etkileyici havasını teneffüs ediyor, hem de üzümlerimizi alıyoruz...
Ergenekon bağ evine vardığımızda Çağatay bizi bekliyordu...
Önce şaraphaneyi gezmeye karar verdik.. 120 dönüm bağ alanında ağırlıklı olarak CS, Merlot, Shiraz ve Savignon Blanc üzümler yetiştiğini, tamamen organik sertifikalı tarım yaptıklarını, ek sulama yapmadıklarını öğrendik. Dönüm başına 500 - 600 kg üzüm alma hedefledikleri için, buna göre budama yaptıklarını söyledi Çağatay. Yani tek ya da iki göze budama yapıp, üzümün çeşidine göre sürgünde bir ya da iki salkım bırakarak...
Sohbet, muhabbet derken zaman çok hızlı geçti... Çağatay ile vedalaşarak yola çıktık...
PORTO CAELI ( http://portacaeli.com.tr )
Yaklaşık 1 saatlik yolculuktan sonra, Doğan Arslan mevkiinde bulunan Gali Şaraphanesine ulaştık. Bu gezideki son durağımız Gali'de Nilgün hanım karşıladı bizi..
Gali bağlarının methini çok duymuştum, ilk defa görme fırsatı yakalayacağım için de heyecanlıydım.. Ama şansımıza şaraphaneden 13 - 14 km mesafedeki bağ yolu kapanmış... Bir daha gelmek için bahanemiz var artık diyerek, Nilgün hanımın sıcak ev sahibeliği eşliğinde tadım yapacağımız mekana geçtik... Nilgün hanımdan nasıl bir emekle bağların bugünkü hale geldiğini zevkle dinledik... 300 dönüm bağ alanında %80 civarı Merlot, geri kalanında da CS, Cabernet Franc ve Viognier ekili olduğu bilgisini aldık. İyi tarım uyguladıkları bağlarında ek sulama yapmıyorlarmış. Dönüm başına 350 kg civarı üzüm alarak, 60.000 şişe kapasiteli şaraphanede, halihazırda 30.000 civarı üretim yapılıyormuş.
Tadıma bir hafta önce şişelenmiş 2017 Viognier ile başladık, sonra sırasıyla 2013 Gali Saroz blent Merlot, CS, Cabernet Franc, 2012 Evreşe Merlot, CS, Cabernet Franc, 2011 Pure Merlot ve 2013 Gali Eternity Merlot ile tamamladık...
Şaraphane gezisini de bir sonraki ziyarete bırakarak son durağımızdan ayrıldık...
Bir tadım turunu daha böylece bitirmiş olduk... Dönüş yolunda bir dahaki gezimizi planlamaya başlamıştık bile😊
Şarap sevgisi böyle bir şey....
In Vino Veritas 💃💃💃
Çağatay ise uzun yıllar şimdiki adıyla Borsa İstanbul'da çalışmış, finans sektör geçmişi olan bir dost... Ergenekon şaraplarını bugüne getirmek için verdikleri uğraşlara birebir şahit olduğum için, bu iş kolundaki emek yoğun şekilde, amatör ruhla çalışmanın nasıl olduğunu biliyorum... Sağ olsunlar onlar da ilk günkü gibi, biz amatörleri desteklemeye devam ediyorlar... Her yıl bağlarındaki hasatın belli bir miktarını biz evde şarap yapanlara ayırıyorlar😊 Bizler kıştan rezervasyonlarımızı yaptıktan sonra, sonbaharda geldiğimizde hem bağ bozumunun o etkileyici havasını teneffüs ediyor, hem de üzümlerimizi alıyoruz...
Ergenekon bağ evine vardığımızda Çağatay bizi bekliyordu...
Önce şaraphaneyi gezmeye karar verdik.. 120 dönüm bağ alanında ağırlıklı olarak CS, Merlot, Shiraz ve Savignon Blanc üzümler yetiştiğini, tamamen organik sertifikalı tarım yaptıklarını, ek sulama yapmadıklarını öğrendik. Dönüm başına 500 - 600 kg üzüm alma hedefledikleri için, buna göre budama yaptıklarını söyledi Çağatay. Yani tek ya da iki göze budama yapıp, üzümün çeşidine göre sürgünde bir ya da iki salkım bırakarak...
Sohbet, muhabbet derken zaman çok hızlı geçti... Çağatay ile vedalaşarak yola çıktık...
PORTO CAELI ( http://portacaeli.com.tr )
Son tepeyi geçince, yemyeşil bağlar arasında doğal dokuyla bütünleşmiş ama bir o kadar da ihtişamlı görünümüyle karşılaştık Porta Caeli şaraplarının üretiminin yapıldığı Vinero Şaraphanesi ve Butik Oteli ile...
Sanovel ilaç gibi konusunda söz sahibi bir şirketin kurucu ortakları Zafer ve Ahmet Toksöz kardeşlerin, böylesi son teknoloji ile donatılmış, yüksek kapasiteli bir tesise yatırım yapmaları Türk Şarapçılığı için çok umut verici 😊
Aşağıdaki fotoğrafın sol alt kısmında görünen, Seçkin Pirim tarafından yapılan, tesisten bağlara çıkışı olan heykel 'Porta Caeli' latince 'Cennet Kapısı' anlamına geliyormuş... İşte Vinero şaraplarına adını veren 'Porta Caeli' nin hikayesi böyle...
Tesisin kapısında bizi Aslı Bayhan hanım karşıladı. Aslı hanım gıda mühendisliği okuduktan sonra Fransa'da önoloji eğitimi almış bir profesyonel. 2012 yılından beri Porta Caeli'de ve tesisi çok iyi tanıyor, prosese çok hakim.. Böyle bir uzmandan üretim süreçlerini ve işleyişi dinleyebildiğimiz için grup olarak çok memnun kaldık gerçekten... Tesis mimari olarak da çok etkileyici, aşağıda Porta Caeli tanıtım videolarının döndüğü salonun görüntüsü bir fikir vermiştir diye umuyorum...
Gelelim şaraphane gezimize... 1.700 dönümlük 1m*1m sıklıkta ekilen dünyanın bu özellikteki en büyük yekpare bağ alanı olduğunu öğreniyoruz önce Vinero bağlarının... Global sertifikayla belgelendirilen İyi tarım yapılıyormuş... Bu alanın %80 i Merlot, CS, Cabernet Franc, Petit Verdot yani kırmızılardan, %20 si ise Savignon Blanc, Chardonnay ve Viognier'den yani beyazdan oluşuyormuş. Elle toplanan üzümler, 60 ton kapasitesindeki soğuk hava deposunda bir gün bekletildikten sonra, sapları ve olgunlaşmamış taneleri ayrılıp tanklara alınıyormuş. Soğuk maserasyon için doğal yer çekimi kullanılarak tanklara aktarılıyormuş cibre... Türkiye'deki şaraphanelerin hiç birinde görmediğim büyüklükte (6 ve 8 ton kapasitelerde) ahşap şarap tankları gördük. Aşağıdaki sağ alt fotoğrafta görülen ahşap tanklarda, yüksek kalitedeki üzümler proses ediliyormuş. Gene aşağıdaki kolajda, sol üstteki fotoğrafta görülen üretimhanede70 adet tank var.. Mahzene indiğimizde Aslı hanımdan 2500 civarında meşe fıçı olduğunu öğrendik.
Mahzendeki fıçıların dışında 150 ad. fıçıda, fıçı maserasyonu ile premium ve super premium şaraplar üretiliyor (Sağ üstteki fotoğraf).
Üretim sürecini öğrendikten sonra tadım yapmak üzere şaraphaneden, aşağıdaki sol üst fotoğrafta görülen merdivenlerden inerek otel bölümüne geçtik... Merdivenler öyle güzel tasarlanmış ki, biz farklı yükseklikteki asimetrik basamaklardan rahatlıkla inerken, engelliler de araçlarıyla rahatlıkla inebiliyorlar!
Tadıma 2016 Pacem Porta Caeli Savignon Blanc, Chardonnay, Viognier kupajı ile başladık. Daha sonra sırası ile 2016 Pacem Porta Caeli mono sepaj Savignon Blanc, 2015 Felici Porta Caeli roze CS, 2015 Porta Diverti CS, Merlot, 2014 Porta Caeli Ament CS, Cabernet Franc, Petit Verdot, en son olarak da 2013 Porta Caeli Ament CS, Merlot, Cabernet Franc, Petit Verdot.. Taneni yüksek, meşe fıçı görmüş ve biraz da sert-köşeli şarapları seven ben Ament serisini beğendim... Bu şarapları birkaç yıl daha, ara ara içerek değişimi gözlemlemeye karar verdim😊
Beni en çok etkileyen şeylerden biri de, Tübitak ve Çanakkale Üniversitesi ile birlikte yürüttükleri proje... CS ve Cabernet Franc için doğal ve profesyonel maya kullanarak verimli üretim yapma projesi...
GALİ (http://www.gali.com.tr)
Gali bağlarının methini çok duymuştum, ilk defa görme fırsatı yakalayacağım için de heyecanlıydım.. Ama şansımıza şaraphaneden 13 - 14 km mesafedeki bağ yolu kapanmış... Bir daha gelmek için bahanemiz var artık diyerek, Nilgün hanımın sıcak ev sahibeliği eşliğinde tadım yapacağımız mekana geçtik... Nilgün hanımdan nasıl bir emekle bağların bugünkü hale geldiğini zevkle dinledik... 300 dönüm bağ alanında %80 civarı Merlot, geri kalanında da CS, Cabernet Franc ve Viognier ekili olduğu bilgisini aldık. İyi tarım uyguladıkları bağlarında ek sulama yapmıyorlarmış. Dönüm başına 350 kg civarı üzüm alarak, 60.000 şişe kapasiteli şaraphanede, halihazırda 30.000 civarı üretim yapılıyormuş.
Tadıma bir hafta önce şişelenmiş 2017 Viognier ile başladık, sonra sırasıyla 2013 Gali Saroz blent Merlot, CS, Cabernet Franc, 2012 Evreşe Merlot, CS, Cabernet Franc, 2011 Pure Merlot ve 2013 Gali Eternity Merlot ile tamamladık...
Şaraphane gezisini de bir sonraki ziyarete bırakarak son durağımızdan ayrıldık...
Bir tadım turunu daha böylece bitirmiş olduk... Dönüş yolunda bir dahaki gezimizi planlamaya başlamıştık bile😊
Şarap sevgisi böyle bir şey....
In Vino Veritas 💃💃💃
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder