17 Kasım, Cuma Makedonya, Sırbistan
Bugünkü gezi notlarımdan önce sözü yol arkadaşımız Nur Yazkan’a bırakıyorum.. Noktasına dokunmadan, sadece Kavala’da çektiğimiz ekip fotosunu ekleyerek gezi ekibini tanıttığı satırları paylaşıyorum😊
Efenim size biraz bizim ekipten ve aramızdaki iş bölümünden bahsedeyim;Harun, bu gezinin rotasını o hazırladı. Eylül’den beri çalıştı üzerinde. Etap etap paylaştı bizlerle, görüşlerimizi de alarak son şeklini verdi. Hani Mazhar Alanson “sen neymişsin be abi” şarkısını Ayhan Sicimoğlu için yapmış denilir ya. Eğer bizim Harun’u tanımış olsaydı olayı abi’ye indirgemezdi, o derece yani.
Özlem; Harun’un sevgili eşi, canım arkadaşım, nerde ne yenir, ne içilir, nereleri görmek gerekir onun uzmanlık alanı. Birde şarap tabi, nefis seçimler yapar. Eşsiz bir yol arkadaşıdır.
Fahrettin; eşim, yol arkadaşım, hayat arkadaşım. Onun görevi yolculuk öncesi tedarik. Başarıyla kalktı altından. İhtiyaç listesini görseydiniz hak verirdiniz. Yok onu yayınlamıyorum 200 ad. cola diyeyim siz hesap edin artık. Bir talebi oldu bizden, ”Yormayın beni, Harun’un karavanı önde ben arkada nereye isterseniz gelirim”dedi. Haklı bulduk tabi.;))
Ve ben,Nur. bu ekipteki görevim muhasip üye,ekibin kasası. Yine bana kaldı bu para pul işleri. Görevim harcamaları yapmak, kaydetmek, arada bir “yok arkadaşlar bütçeyi aşmak yok” deyip mali kontrolü tesis etmek.
Bunlardan başka kahvaltı ve yemek hazırlığı, bulaşık, çamaşır Özlem ile benim görevlerim arasında. Beyler ise kaptanlarımız.
Özlem; Harun’un sevgili eşi, canım arkadaşım, nerde ne yenir, ne içilir, nereleri görmek gerekir onun uzmanlık alanı. Birde şarap tabi, nefis seçimler yapar. Eşsiz bir yol arkadaşıdır.
Fahrettin; eşim, yol arkadaşım, hayat arkadaşım. Onun görevi yolculuk öncesi tedarik. Başarıyla kalktı altından. İhtiyaç listesini görseydiniz hak verirdiniz. Yok onu yayınlamıyorum 200 ad. cola diyeyim siz hesap edin artık. Bir talebi oldu bizden, ”Yormayın beni, Harun’un karavanı önde ben arkada nereye isterseniz gelirim”dedi. Haklı bulduk tabi.;))
Ve ben,Nur. bu ekipteki görevim muhasip üye,ekibin kasası. Yine bana kaldı bu para pul işleri. Görevim harcamaları yapmak, kaydetmek, arada bir “yok arkadaşlar bütçeyi aşmak yok” deyip mali kontrolü tesis etmek.
Bunlardan başka kahvaltı ve yemek hazırlığı, bulaşık, çamaşır Özlem ile benim görevlerim arasında. Beyler ise kaptanlarımız.
Üsküp’te karavanda güzel bir kahvaltı ettikten sonra, ucuz benzinimizi de alıp (.87€/lt den) 9:30 gibi yağmurlu bir havada Belgrad’a doğru yola koyulduk. Önümüzde 450km yolumuz var...
Yaklaşık 50km gittikten sonra Makedonya-Sırbistan sınırına gelmiştik... Sırbistan girişinde her bir karavan didik didik arandı.. Hediye etmek için aldığım Hacıbekir lokumlardan birinin jelatinini bile açtırıp içine baktılar... Nur’ların karavanında bulunan 33mlt lik biber gazı spreyi başımıza iş açıyordu az kalsın. Girişi yasak malzemeler listesindeymiş, bulundurmanın 300€ kadar para cezası + pasaporta iki yıl Sırbistan’a giremez damgası cezası olduğunu söyledi görevli... Sonunda da ‘arabanıza ben bakmadım, ben görmedim, ben bulmadım’ diyerek geçmemize onay verdi... Böyle saçma bir şeyle canımızı sıkmayı hedeflediği belli olan memura teşekkür edip, olayı sınırda bırakarak yolumuza devam ettik.
Öyle görünüyor ki Avrupa ülkelerinin her bir sınır kapısından selam vererek geçmemize rağmen borçlu çıkacağız😖 Otoyol parası ödemeye Sırbistan ‘da da devam ediyoruz... Bugünkü toplam paralı otoyol harcamamız 15.5€..
Vranje - Vlasotince arasındaki yol genişletme çalışması bize bir saat kaybettirdi ama bitince yolu iki şeritten dörde çıkartacağa benziyor..
Vlasotince - Nis arasında yol kenarında bir sürü şahin gördük, seyir halinde iyi fotograf alamadım maalesef..
Fahrettin bizim karavanın altında sallanan bir şey gördüğünü söyleyince, Belgrad’a 165km kala Bayburtlu’nun Yeri’nde durduk. Gerçekten de sorun varmış.. kirli su boşaltma borusu yerinden çıkmış, Harun hemen tamir etti ve yola devam ettik... Yaklaşık yedi yıllık karavancılık deneyimime dayanarak, karavan alacaksanız mutlaka eşlerden en azından birinin mekanik ve tamir işlerinden anlaması gerektiğini söyleyebilirim.. En beklenmedik anda, yerde bir sorun çıkabiliyor ve en azından ilk müdahaleyi yapmak gerekebiliyor...
Bu arada mola yerindeki tüm tırlar Türkiye plakalıydı😊
Belgrad’a 85km kala yolun sağından şarap rotasına ayrılmalar başlıyor.. Bir dahaki sefere sapılacak(Koporin, Pokajnica...), yolun üzerindeki şarap üreticileri araştırılacak diye notumuzu aldık...
17:00 gibi Belgrad’a girdik.. Hedefimiz Zemun bölgesinde Tuna nehri kenarındaki Camp Dunav’da kalmaktı.. Kullandığımız uygulamada 12 ay açık görünmesine rağmen kampa ulaştığımızda kapalı olduğunu öğrendik... Yaklaşık 8 saatlik yolculuktan sonra epey bir gerildik.. Hemen alternatif bir yer bulduk Camping Center Belgrade.. Burası motorhome tabir edilen bir alan.. İşletmecileri son derece ilgili ve her konuda yardımcı olmaya çalışıyorlar... Elektrik, su ve tuvalet tahliye yapılabiliyor, internet var.. Özetle işimizi gördü o yorgunluktan sonra..
Bu akşam dışarıda yemeğe karar verdik.. Belgrad av etleri ve nefis yemekleriyle meşhur bizim için.. Daha önce gittiğimiz Lovac restoranda yer bulamayınca, gene yerellerin gittiği ve kamptaki görevlinin tavsiye ettiği Stara Hercegovina’da karar kıldık.. İyi ki de gitmişiz yemekler nefis ve fiyatlar makul ( dört kişi bahşiş dahil 70€ hesap ödedik) idi. Bir şişe Sırp şarabı eşliğinde et ve aperatifler yedik.. Ben satır etinden yapılan köfte pljeskavica tercih ettim.. Nefisti, tek sorun benim damak tadıma göre Sırp yemeklerinin biraz tuzlu olmasıydı..
Yemek sonrası karavanlara çekildik, günlük yazarken yarın Budapeşte yolculuğumuzun daha kolay geçmesini hayal ediyordum...
Yazınızı büyük bir keyifle okudum ..iyi yolculuklar diliyorum.. ilgiyle takip edeceğim Sevgilerimle Selamlar
YanıtlaSil