22 Kasım 2017, Çarşamba
Bir de ilgimi çeken meydandaki Starbucks'ta yer alan aşağıdaki tablo oldu... İnsanlar ne çok geziyor... Genç - yaşlı, zengin - fakir... Biz Türk insanları ise yeni yeni yazlık alışkanlığından kurtulup, seyahat etmeyi öğreniyoruz diye düşünüyorum... Bunun nedeni göçer kavimlerden gelmemiz mi acaba??? Neyse konuyu dağıtmayayım, bu başlı başına bir yazı konusu çünkü:)
Bu sabah karavanda mükemmel bir kahvaltı edip, biraz keyif yaptıktan sonra 12:00 gibi şehir merkezine doğru yola çıktık... Prag'da raylı taşımacılık çok yaygın, bir tramvaya binip şehir merkezine varıyoruz...
Bugünkü rotamızda önce kaleye çıkmak var. Kalenin hemen yanındaki sarayda askerlerin nöbet değişimini yakaladık.. Büyük gösterişli heykeller ve şehrin vazgeçilmezlerinden turist taşıyan kırmızı araba, kaleden aşağıya inen uzun merdivenler kadrajıma takılanlar oldu kale bölgesinden..
Bir de ilgimi çeken meydandaki Starbucks'ta yer alan aşağıdaki tablo oldu... İnsanlar ne çok geziyor... Genç - yaşlı, zengin - fakir... Biz Türk insanları ise yeni yeni yazlık alışkanlığından kurtulup, seyahat etmeyi öğreniyoruz diye düşünüyorum... Bunun nedeni göçer kavimlerden gelmemiz mi acaba??? Neyse konuyu dağıtmayayım, bu başlı başına bir yazı konusu çünkü:)
Kale keşfinden sonra "Prag'da mutlaka bira bahçesi keyfi yapın" diyen dostları dinleyerek, en iyilerinden biri olarak adı geçen Letna Beer Garden'a gidelim dedik...Tuna kenarından 2.5 km kadar yürüyerek, sonrasında da güzel bir parka tırmanarak (evet tırmanarak... yaklaşık 300 basamak çıktık... Bira içeceğiz ya:) ) vardık bira bahçesine... Vardık varmasına da, kapı duvar... Kasım sonunda Prag'lılar bile bahçede bira içmiyormuş, öğrenmiş olduk😖 Gene de niyet ettik ya, biramızı bulup lüplettik bir güzel:)
Ve nefis Tuna manzaralı bir park keşfetmiş olduk... Sarayın bulunduğu kale manzarasından kat kat nefis bir manzara.. Bakalım siz ne diyeceksiniz...
Bu seyahate başlarken, gidip kaldığımız şehirlerde yapmayı istediğim birkaç şey vardı:
- Noel kutlamalarını gözlemlemek,
- Geleneksel lezzetleri tatmak,
- Şehre özel, ilgimi çeken ne varsa görmek,
- Şehrin iyi müzik yapılan bir kulübüne gitmek...
Prag'da Noel marketleri genellikle aralık ayı başında açılıyormuş.. Bir tek Peace Square'de açılmış market bulabildim.. Bugün bira bahçesinden sonra yaklaşık 3 km kadar yürüyerek orta büyüklükte bir alanda kurulan stantlara ulaştık... Budapeşte'dekilere göre biraz küçük ve sade bulduk..
Bana "Prag'da seni en çok ne etkiledi" diye sorsalar, hiç düşünmeden kapılar derdim...
- Büyük, küçük, geniş, dar....
- Ahşap, ferforje, bronz, cam...
- Mavi, yeşil, beyaz, siyah, doğal ahşap rengi...
- Oymalı, işlemeli, gotik, modern, gösterişli, sade...
- Çift taraflı, tek taraflı, iç içe açılan...
Bu şehre yeniden sadece kapıları fotoğraflamak için gelmek isterim.. Öyle güzeller, görülmeye değerler ki!
İşte size birkaç örnek:
Acaba bu kapıların arkasında neler yaşandı, hangi hikayeler yaşanacak??
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder