14 Aralık 2017 Perşembe, 30. gün,
İtalya, Floransa
İtalya, Floransa
Geceyi Florance Park Scandicci'de geçirdikten sonra, sabah bulunduğumuz yerden 13 km uzakta, duşu da olan bir kamp buluyoruz: Camping Firenze... Sadece karavan değil, yanlış görmediysem bize verilen kamp planından, 213 tane de bungalov var. Gecelik karavan yer ücreti 28€ iki kişi için. Şimdiye kadar yazdığım kamp ücretlerinin sezon dışı fiyatlar olduğunun altını çizmek isterim.. Sezonda bu ücretler iki katına yaklaşıyormuş.
Kamp oldukça boş, biz de duşların karşısına, internet erişiminin de görece iyi olduğu bir yere yerleşiyoruz. Kamptan şehir merkezine saatte bir servis olduğunu öğreniyoruz ve şehre iniyoruz.
Önce Ponte Vecchio köprüsünü görmeye gidiyoruz. Floransa'ya gelenler bilir, şehir bir açık hava müzesi gibi... Her yerde heykeller var... Hem de Michelangelo gibi, Cellini gibi, Giambologna gibi dönemin en önemli sanatçılarının eserleri...
Neyse şehrin tarihine pek girmek istemiyorum, bu bilgileri Google search ile anında bulursunuz sizler de... Son olarak Medici ailesinin Floransa için çok büyük bir şans olduğunu düşündüğümü söyleyip kapatacağım... Şehrin önde giden bu ailesinin sanata, sanatçılara tam destek vermesi müthiş bir şans olmuş Floransa için...
İşte bu aile son haline getirtmiş Porte Vecchio köprüsünü.. Köprü üzerinde sağlı sollu dizili dükkanlarda zamanında kasaplar varmış, hayvan kesimleri yapılırmış.. Sonra kanve koku köprüyü kullanan zenginleri rahatsız edince, mücevher dükkanları almış kasapdükkanlarının yerini diye rivayet ediliyor... Öyle de pahalıymış ki bu köprü üzerindeki dükkanların fiyatları... Bir arkadaşımız 10m2 lik dükkanın yakınzamanda 600.000€ ya alıcı bulduğunu söyledi... Aşağıda karede sağ taraftaki fotoğraflar Fiume Arno nehri kenarından çektiklerim, soldakiler de köprünün üzerinden..
Özellikle Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Almanya ve Hollanda'da gördüğümüz köprüye kilit atma ritüeli burada da karşımıza çıktı... Bir arkadaşım asılan bu kilitlerden dolayı Paris'teki köprülerden birinin çökme tehlikesi altında olduğunu okumuş... Gerçekten inanırım, bu iş çılgınlık boyutuna gelmiş... İşte aşağıdaki fotoğraflarda da göreceksiniz. Köprüde kilit asacak yer bulamayınca duvara ve köprü üzerindeki Medici heykelini çevreleyen demirlere tutturmuşlar 😄😄😄
Hollandalılar için bisiklet neyse, İtalyanlar için de motosiklet o diyebilirim.. Genç - yaşlı, şişman - zayıf, kadın - erkek, takım elbiseli - elbiseli herkes motor kullanıyor...
Şehir merkezinde en beğendiğim dükkan aşağıda soldaki renkli sentetik cam objelerle süslü olandı... Renkler çok çarpıcıydı bence... Bir de tabi deri ürün satan dükkanlar, onların içinde de Mandarina Duck benim favorim oldu😊
Bir de ayakkabı dükkanları...
Her gittiğimiz şehirde yaptığımız gibi karavan ve evdeki buzdolaplarımıza mıknatıslı obje almak üzere, gözümüze hoş görünen bir dükkana girdik... Kasadaki bayan aramızda Türkçe konuştuğumuzu duyunca "hoş geldiniz" demez mi!! Tabii ki şaşırdık, yani Floransa'da o kadar hediyelik eşya dükkanı arasında denk gelmesi ilginçti... Biraz sohbet edince 22 yıldır Floransa'da yaşadığını ve rehberlik yaptığını öğrendik.. Biraz daha sohbet edince üniversiteden arkadaşımız Ekin'in kuzeni Gülru olduğunu anladık, bu hoş sohbet genç hanımın... Nereden nereye... Dünya bazen çok küçük oluyor derler ya, o anlardan biriydi...
Gülru bize çok nazik bir davette bulundu. Yarın zamanı olduğunu ve bize şehri gezdirebileceğini söyledi... Yarın sabah için sözleştik... Birlikte kahve içip sohbet edeceğiz, biraz da şehri gezeceğiz bakalım...
Akşam yemeği için şehir merkezinde Floransa ve daha genel olarak Toskana bölgesine özgü yemek yiyebileceğimiz bir restoran araştırdık.. Gülru'nun önerdiği Osteria Vini Vecchi Sapori restoranında yer bulamayınca, GustaVino'da yemeğe karar verdik...
Şimdiye kadar verdiğimiz en yüksek ücreti ödedik dört kişi için 187€ ile, ama çok memnun kaldık... GustoVino önce şarap evi olarak faaliyete başlamış... Floransa'nın hemen dışındaki bağlarında Lanciola markasıyla şarap üretiyorlar... Daha sonra restorana çevirmişler işi ama hala zengin bir şarap kavları var. Biz 1999 Terricci'yi tercih ettik yemekte, iyi ki de etmişiz damaklarımız bayram etti💃💃💃
Önce çok başarılı bir dana carpaccio ile başladık...
Sonra Toscana bölgesinin meşhur sebze çorbası Rebollite sipariş ettik.. İçinde fasulyeden, kara lahanaya, domatesten, bezelyeye çeşit çeşit sebze var... Bu yemeğe çorba demek pek doğru değil diye düşünüyorum ben.. İçine öyle çok kurutulmuş ekmek koyuyorlar ki, rahmetli babamın midesi ağrıdığında yediği paparaya benziyor kıvamı.. Paparayı süt ve ekmek ile yapardık, ama kıvam aynı.. Burada süt yerine sebze koyuyorlar.. Bir de domates çorbaları var "Pappa al pomodoro", o da aynı kıvamda getiriliyor.. Aşağıda domates çorbası fotoğrafından ne demek istediğimi daha net görebileceksiniz...
Bu çorbayı kıtlık zamanında yapmaya başlamışlar, Toscana mutfağının vazgeçilmezi haline gelmiş... Gayet lezzetli, tek başına yiyerek karnınızı doyurabileceğinizi de belirtmeliyim..
Ana yemek olarak lazanya ve cevizli - küflü peynirli biftek tercih ettik. Ben biftek yedim, çok başarılı idi 😊 Floransa mutfağının dinlendirilmiş chianina sığır etinden yapılan "bistecca alla fiorentina" isimli et yemeği çok meşhur aslında. Bir parçası 1.2 kg ile servise başlıyor diye okuyunca menüden, yemekten vazgeçtik... Benzer yemeği domuz etinden de yapıyorlar...
Bu arada servis çok başarılı idi, bizimle ilgilenen Arnavut genç Klevis ile bayağı sohbet ettik.. Yemek sonrası limonçello ikramları da çok zarifti..
Yemekten sonra karavanlara döndük... Yarın sabah 10:00 da Gülru ile şehir merkezindeki büyük katedralde buluşacağız...
4 kişi 187 euro mu?
YanıtlaSil