3 Aralık 2017, Pazar, 19. gün,
Hollanda-Eindhoven, Amsterdam,
Pahalı dedim ya, sadece yemek için ödediğimiz paradan değil... Bizim pek sevdiğimiz (özellikle gövdeli kırmızı şaraplarla da nefis gidiyor bence bu arada 😏) Old Amsterdam peynirinin, Albert Heijn markette kilosu 14€ iken, Amsterdam Old Town' da 35€ olduğunu fark edince gözlerimiz büyüdü 😲 Tamam şehir merkezi turiktlik anlıyoruz da, bu kadarı fazla geldi bize...
Hollanda-Eindhoven, Amsterdam,
Dün Fahrettin ve Nur Eindhoven merkezin 15-20 km güneyinde konakladıkları Eurocamping Vessem'den Alper'lere geldiler... Bu sabah hep birlikte güzel bir kahvaltı sonrası, kahvelerimizi de içip Amsterdam'a doğru yola çıkmak üzere vedalaştık bizim ekiple...
Hobbit köyü olarak bilinen Giethoorn'a gitmekten vazgeçtik... Köyde ulaşım ağırlıklı olarak kanallarla sağlandığı, araç girmediği için, bu soğukta botla gezmemizin zor olacağına karar verdik.. İki gündür hava sıfırın altında, kar ara ara serpiştiriyordu.. Bugün de yağmur var Eindhoven'de ve hava daha yumuşak...
Amsterdam'a yaklaşık 120 km yolumuz var.. Otoyoldan gidiyoruz, rakımın 0 ile -15 m arasında değiştiğini gözlemliyoruz... Deniz seviyesi altında ilerlediğimizi bilmek, her an gözlük-şnorkel ihtiyacı duyacakmışız gibi hissettiriyor nedense😖 Bir de koca gemilerin bulunduğunuz seviyenin üstünden gittiğini izlemek var ki, görmek lazım gerçek zamanlı diyorum...
Kampımız Zeeburg şehir merkezine sadece 5 km, tramvaya 500 m mesafede, bungalowların da bulunduğu büyük bir yer... Günlüğü 15€ ve elektrik vs. her şey dahil bu fiyata..
Karavanları yerleştirip, günlük adam başı 7.5€ dan biletlerimizi kamp resepsiyondan alarak yola çıktık... Hava bir açık bir bulutlu...
Amsterdam Central Station durağında indiğimizde bir yağmur bastırdı, kendimizi zor bir cafeye atabildik... Yağmur durunca malum şehir turu yapmaca😊
Yemek için turistlik bölgenin biraz dışına çıkıp gözümüze kestirdiğimiz yere oturalım bu sefer dedik.. Şanslı mekan Restaurant Haesje Claes oldu😊 Bana göre Hollandalıların mutfağı pek özel değildir ama, yediğimiz yemeklerden memnun kaldık... Amsterdam gezi boyunca bulunduğumuz en pahalı yer olma özelliğini aldı maalesef... Menü seçerek (çorba, ana yemek, tatlı ve kahve 26€ luk bir menü vardı onu seçtik, çok doyurucu oldu) dört kişi ek olarak 2 bira, 1 kadeh şarap 134€ hesap ödedik.
Pahalı dedim ya, sadece yemek için ödediğimiz paradan değil... Bizim pek sevdiğimiz (özellikle gövdeli kırmızı şaraplarla da nefis gidiyor bence bu arada 😏) Old Amsterdam peynirinin, Albert Heijn markette kilosu 14€ iken, Amsterdam Old Town' da 35€ olduğunu fark edince gözlerimiz büyüdü 😲 Tamam şehir merkezi turiktlik anlıyoruz da, bu kadarı fazla geldi bize...
Şehri keşfe devam ederken küçük bir plak dükkanı çıktı yolumuzun üstüne... Dükkanın sahibi sağ olsun seçtiğimiz plakları tek tek dinletip, temiz olduğundan emin olmamızı sağladı... Neler neler vardı dükkanda NY caz orkestrasının 1945 jam session kaydından, Frank Sinatra'ya, Quenn plaklarına ... yüzlerce plak... Duvarda İstanbul markalı zili görünce muhabbet de koyulaştı..
Şehirde biraz daha dolaştıktan sonra tramvaya atlayıp döndük kampımıza...
Bugünkü güzergahımız aşağıdaki gibiydi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder